Grafoloji imza incelemesi Kriminal imza incelemesi Hakimin imza incelemesi Kriminal imza incelemesi Ne Kadar Sürer

YARGITAY KARARI – ADLİ BELGE İNCELEME – Eksik İnceleme

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi tarafından verilen 18.11.2021 tarih, 2021/4479 Esas ve 2021/10346 Sayılı Kararında özetle;

Bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte örnek 10 numaralı ödeme emri tebliği üzerine borçlunun İİK’nun 168/4. maddesinde öngörülen yasal 5 günlük sürede icra mahkemesine başvurarak, imzaya itiraz ettiği, mahkemece alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne ve takibin durdurulmasına ve bilirkişi raporlarında imza iadiyeti konusunda çelişki bulunduğu gerekçesiyle borçlunun tazminat talebinin reddine karar verildiği, işbu karara karşı taraflarca ayrı ayrı istinaf yoluna başvurulduğu Bölge Adliye Mahkemesince alacaklının istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1.maddesi gereğince esastan reddine, borçlunun istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile takibin davacı borçlu yönünden durdurulmasına ve ayrıca davalı alacaklı tarafın asıl alacak üzerinden % 20 oranındaki kötü niyet tazminatı ve %10 oranındaki para cezasına mahkum edilmesine karar verildiği, alacaklı tarafından temyiz edildiği görülmektedir.

Somut olayda mahkemece aldırılan Jandarma Kriminal Daire Başkanlığının 05/10/2017 tarihli uzmanlık raporunda özetle; takibe konulan kambiyo senedindeki imzanın davacı … eli ürünü olduğu hususunda kanaat bildirildiği, borçlunun rapora süresinde itirazı üzerine dosya Adli Tıp Kurumuna gönderilmiş, ATK’nun 16/01/2019 tarihli raporunda özetle; takibe konulan kambiyo senedindeki imzanın davacı … eli ürünü olmadığı hususunda kanaat bildirildiği, alacaklının rapora itirazı üzerine dosya 3 kişilik grafoloji uzmanı bilirkişi heyetinden rapor alınmak üzere Ankara İcra Hukuk Mahkemesine gönderilmiş, Ankara 13. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/19 Talimat sayılı dosyasından aldırılan 24/05/2019 havale tarihli heyet bilirkişi raporunda özetle; kambiyo senedindeki imzanın davacı … eli ürünü olduğunun kabulünün mümkün görülmediği yönünden rapor alındığı, takibe konulan bonodaki imzanın davacının eli ürünü olmadığı bildirildiği anlaşılmaktadır.

HGK’nun 07.10.2009 tarih ve 2009/12-382-415 sayılı kararında da belirtildiği üzere; herhangi bir belgedeki imza ve yazının atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının, tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması, sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleri ile de desteklenmesi şarttır.

Yukarıda izah edildiği üzere her ne kadar mahkemece raporlar arasındaki çelişki giderilmeye çalışılmış ise de 24.05.2019 tarihli üçüncü rapor kesin kanaat bildirmediğinden ilk iki rapor arasındaki çelişkiyi gidermediği gibi kendi içerisinde de çelişkili ifadeler içerdiğinden hüküm kurmaya elverişli olmayan bu rapora dayalı olarak sonuca gidilmesi doğru değildir.

O halde, mahkemece bilirkişi raporundaki çelişkili tespitlerin giderilmesi için yeniden ehil bilirkişilerden oluşacak bir heyetten kuşkudan uzak, Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığa çözüm getirecek nitelikte bulunmayan rapor hükme esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olduğu,

İmza inceleme, bir belge üzerinde yer alan imzanın orijinalliği, gerçekliği, sahte olup olmadığı ve kim tarafından atıldığının tespiti işlemidir. Bu tür incelemeler, mahkemelerde delil olarak kullanılmak üzere yapılır.

Sonuç olarak; Mahkemece raporlar arasındaki çelişki giderilmeye çalışılmış ise de 24.05.2019 tarihli üçüncü rapor kesin kanaat bildirmediğinden ilk iki rapor arasındaki çelişkiyi gidermediği gibi kendi içerisinde de çelişkili ifadeler içerdiğinden hüküm kurmaya elverişli olmayan bu rapora dayalı olarak sonuca gidilmesi doğru değildir.

Bu nedenle, mahkemece bilirkişi raporundaki çelişkili tespitlerin ortadan kaldırılması için yeniden ehil bilirkişilerden oluşacak bir heyetten şüpheden arınmış, Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya uygun rapor istenerek, elde edilecek sonuca göre karar verilmesi gerekirken, soruna çözüm getirmeyecek nitelikte olan rapor hükme temel alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması yanlıştır denilerek bozma kararı verilmiştir.

Similar Posts