YARGITAY KARARI – ADLİ BELGE İNCELEME – İğfal Kabiliyeti
Yargıtay 21. Ceza Dairesi tarafından verilen 10.09.2015 tarih, 2015/2324 Esas ve 2015/2951 Sayılı Kararında özetle;
Ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 gün ve 232-250 sayılı ve 09.10.2012 gün 2011/8-335 Esas 2012/1804 sayılı kararlarında da açıklandığı üzere, belgenin nesnel olarak aldatıcılık yeteneğinin bulunması ve aldatma keyfiyetinin belgeden objektif olarak anlaşılması gerektiği, yine belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdir ve tayininin hakime ait olduğu cihetle, 04.01.2011 tarihli ekspertiz raporunda belgenin iğfal kabiliyeti hususunda bu tür belgeleri kabul ve kontrol etmekle görevli tecrübeli kişilere karşı iğfal kabiliyeti bulunmadığı ancak hüsnüniyetli kişilere karşı ise iğfal kabiliyeti bulunduğu şekilde muğlak değerlendirme yapıldığı, mahkemece 01.06.2011 tarihli celsede suça konu nüfus cüzdanı incelenerek “resim üzerinde mühür izinin bulunmadığı” ve “sonradan yapıştırıldığının anlaşılabilir olduğunun” tespit edilmesine rağmen, hükmün gerekçesinde “Sanığın açık ikrarı ve tutanak içeriği dikkate alındığında sanığın emanette olan hem balistik inceleme hem de mahkememizce yapılan yüzeysel inceleme ile aldatma yeteneğine haiz olduğundan bahisle çelişkili gerekçe ile karar verilmesi yasaya aykırı olduğu,
Sonuç olarak; mahkemece aldatma yeteneğinin değerlendirilmesinde çelişkili bir gerekçeye yer verildiği, mahkemece yapılan değerlendirmede, bir taraftan bilirkişi raporunda yer alan “bu tür belgeleri kabul ve kontrol etmekle görevli tecrübeli kişilere karşı iğfal kabiliyeti bulunmadığı” tespiti dikkate alınmış, diğer taraftan ise mahkemece yapılan yüzeysel incelemede “sonradan yapıştırıldığının anlaşılabilir olduğunun” tespit edildiği, bu iki tespitin birlikte değerlendirilmesi, suça konu nüfus cüzdanının tecrübeli kişileri aldatacak nitelikte olmadığı, ancak hüsnüniyetli kişileri aldatabilme ihtimalinin bulunduğu sonucunu ortaya çıkardığı, ancak mahkemece hükmün gerekçesinde, “sanığın açık ikrarı ve tutanak içeriği dikkate alındığında sanığın emanette olan hem balistik inceleme hem de mahkememizce yapılan yüzeysel inceleme ile aldatma yeteneğine haiz olduğundan bahisle” karar verildiği dolayısıyla çelişki nedeniyle bozma kararı verildiği görülmektedir.
