YARGITAY KARARI – ADLİ BELGE İNCELEME – Kesin Kanaat İçermeyen Rapor
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi tarafından verilen 27.03.2017 tarih 2016/13281 Esas ve 2017/4643 Sayılı Kararında özetle;
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı, örnek 10 ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun yasal 5 günlük süre içerisinde icra mahkemesine başvurarak diğer itiraz ve şikayetleri yanında imza itirazında da bulunduğu; mahkemece, Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen 29.11.2015 tarihli kesin kanaat içermeyen rapor hükme esas alınarak talebin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
İtirazı konu imza üzerinde yapılan incelemeye ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi tarafından düzenlenen 29.11.2015 tarihli raporda; “İnceleme konusu senette … adına atılı basit tersimli borçlu imzaları ile …’nın basit tersimli mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu borçlu imzalarının kuvvetle muhtemel …’nın eli ürünü olduğunun” belirtildiği, borçlu vekilinin, 08.03.2016 tarihli duruşmada yeniden bilirkişi raporu alınması gerektiğini ileri sürerek rapora itiraz ettiği görülmüştür.
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi’nden alınan raporda imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı hususunda net bir görüş bildirilmemiş, borçlu vekili ise yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmiştir.
Bu durumda, mahkemece, uzman bilirkişilerden oluşturulacak kuruldan yeniden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, kesin kanaat içermeyen ve dolayısıyla uyuşmazlığa çözüm getirecek nitelikte bulunmayan rapor hükme esas alınıp, yorumlanarak imzaya itirazın reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olduğu,
Sonuç olarak; İtirazı konu imza üzerinde yapılan incelemeye ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi tarafından düzenlenen 29.11.2015 tarihli raporda imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı hususunda net bir görüş bildirilmemiş, borçlu vekili ise yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmiştir. Bu durumda, mahkemece, uzman bilirkişilerden oluşturulacak kuruldan yeniden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, kesin kanaat içermeyen ve dolayısıyla uyuşmazlığa çözüm getirecek nitelikte bulunmayan rapor hükme esas alınıp, yorumlanarak imzaya itirazın reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olduğu gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.