YARGITAY KARARI – ADLİ BELGE İNCELEME – Çelişkili Rapor
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi tarafından verilen 28.11.2017 tarih, 2017/8115 Esas ve 2017/14726 Sayılı Kararında özetle;
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi …tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibinde; borçlunun örnek (10) numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine İİK’nun 168/4. maddesinde öngörülen yasal sürede icra mahkemesine başvurarak imzaya itiraz ettiği, mahkemece, 21.04.2016 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak, borçlunun imzaya itirazının reddi ile borçlu hakkında icra inkar tazminatı ve para cezasına hükmedildiği görülmüştür.
Somut olayda, mahkemece yaptırılan inceleme sonucunda, grafoloji ve sahtecilik uzmanı bilirkişi … tarafından düzenlenen 22.01.2016 tarihli raporun, “..senetteki imzaların … elinden çıktıklarının kabulü mümkün görülmemiştir” şeklinde düzenlendiği, alacaklının itirazı üzerine üç kişilik bilirkişi heyetince düzenlenen 21.04.2016 tarihli raporda ise; “.. …’un eli ürünü oldukları kanaatine varıldığı” yönünde görüş bildirildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, 22.01.2016 tarihli rapor ile mahkeme tarafından hükme esas alınan 21.04.2016 tarihli rapor arasında çelişki oluşmuştur. O halde, mahkemece, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeniden ve ehil bilirkişilerden oluşacak bir kuruldan kuşkudan uzak, Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Öte yandan, HMK’nun 297. maddesinin (1). fıkrasının (e) bendi gereği hükümde “gerekçeli kararın yazıldığı tarihin” yer alması zorunlu olup, kanunun bu emredici hükmüne aykırı davranılması da doğru bulunmamıştır.

Sonuç olarak; Somut olayda, alacaklı bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatmış, borçlu ise imzaya itiraz etmiştir. Mahkemece yapılan incelemede, iki bilirkişi raporu arasında çelişki olduğu görülmüştür. Mahkemenin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesis etmesi isabetsizdir. Raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeniden ve ehil bilirkişilerden oluşacak bir kuruldan kuşkudan uzak, Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınması gerekir. Mahkemenin, raporlar arasındaki çelişkiyi gidermek için yeniden bilirkişi incelemesi yaptırması ve bu inceleme doğrultusunda karar vermesi hukuka uygun olacağı gerekçe gösterilmek suretiyle bozma kararı verilmiştir.
