YARGITAY KARARI – ADLİ BELGE İNCELEME – Kesin Kanaat İçermeyen Rapor – ATK Son Mercii Değildir
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi tarafından 11.04.2016 tarih, 2016/8165 Esas ve 2016/10650 Sayılı Kararında özetle;
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibine başlandığı, örnek 10 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine borçlular vekilinin İİK’nun 168/4. maddesinde öngörülen yasal sürede icra mahkemesine yaptığı başvuruda, imzaya itiraz ettiği, mahkemece Adli Tıp Kurumunca düzenlenen rapor esas alınarak itirazın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece imza incelemesi konusunda dosyanın Adli Tıp Kurumu’na gönderildiği, adı geçen kurum tarafından düzenlenen 17.4.2014 tarihli raporda; basit tersimli imzalar olduğundan bir tespite gidilemediğinin bildirildiği, mahkemece, alacaklının hazır olmadığı 2.10.2014 tarihli celsede taraflara rapora karşı beyanda bulunmaları için kesin süre verildiği, bu ara kararının alacaklıya tebliğ edilmediği, bilahare alacaklının yeniden rapor alınması gerektiğini ileri sürerek rapora itiraz ettiği belirlenmiştir. Adli Tıp Kurumu’ndan alınan raporda, imzanın borçluların eli ürünü olup olmadığı hususunda net bir görüş bildirilememiştir. Mahkemece, Adli Tıp Kurumu’ndan alınan rapor hükme esas alınarak itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin imza incelemesinde son merci olarak kabulü hususunda yasal bir düzenleme bulunmamaktadır (Hukuk Genel Kurulu’nun 7.10.2009 tarih ve 2009/12-282 Sayılı kararı). Alacaklı tarafından yeni bir bilirkişi incelemesi yapılması talep edildiğine göre, mahkemece, ispat yükünün alacaklıda olduğu kuralı nazara alınarak yeniden uzman bilirkişilerden oluşturulacak kuruldan rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

Sonuç olarak; Borçlular ve vekili, İİK’nun 168/4. maddesine dayanarak icra mahkemesine imza itirazında bulunduğu, mahkeme, imza incelemesi için dosyayı Adli Tıp Kurumu’na gönderdiği, Adli Tıp Kurumu, 17.04.2014 tarihli raporunda imzaların basit tersimli olması nedeniyle net bir tespit yapılamamasını bildirdiği, mahkeme, 02.10.2014 tarihli celsede alacaklının yokluğunda taraflara rapora karşı beyanda bulunduğu, alacaklı, rapora itiraz ederek yeniden bilirkişi incelemesi talep ettiği, ancak mahkeme, Adli Tıp Kurumu raporuna dayanarak hüküm kurduğu, kesin kanaat içermeyen Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi raporuna dayanarak verilen kararın Adli Tıp Kurumunun imza incelemesinde son mercii olmadığı gerekçesiyle bozma kararı verildiği görülmektedir.
